28,06,2014 - Yapı Denetim Sisteminin Bugünü Ve Geleceği
10.04.2000 tarihinde 595 Sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile başlatılan Yapı Denetim Sistemi bu tarihten itibaren birçok kanun ve genelge değişikliği ile günümüzdeki halini almış ve hala sorunlar çözülemediğinden yeni bir yasa taslağı ile düzeltilmeye çalışılmaktadır. Sorunları çözmenin yolu bunları açık ve doğru bir şekilde tespit edip taraflarla görüşüp çözüm yolu üretmektir. Bu hususta 2006 yılından itibaren yapı denetim firması sahibi olarak karşılaştığımız bazı ana sorunlar ve çözüm önerilerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum.
1)Yapı Denetim firma sayılarının 05.02.2013 tarihli genelge ile artırılmasıyla Ankara’da faaliyet gösteren firma sayısı bugün yaklaşık 250 ye ulaştı. Bunlara birde daha önceden yayınlanan 14.04.2012 tarihli genelge ile Valilik binaları arası 200 km ye kadar olan komşu illerin firmaları da katılınca, firmalar arasında bir iş kapma yarışı başladı. Kanunen Yapı Sahibinin ödemesi gereken yapı denetim ücreti Müteahhitler tarafından ödendiğinden, firmalar bu yarışta daha iyi denetim vaadi ile değil daha fazla kırım ile yer almak durumunda kalıyor. Bu durumda etkin bir yapı denetim yapmak mümkün değildir.
Örneğin Ankara’ya 200km’lik mesafe içinde yer alan Bolu, Çankırı, Kırıkkale ve Kırşehir’de bulunan taksi plakasına sahip taksiler Kanunen Ankara’da da çalışabilse bu durumda mevcut Ankara taksicileri sizce biz mimar-mühendisler gibi sessiz kalır mıydı?
ÇÖZÜM: Yapı Denetim firmalarının sayısına ildeki inşaat durumuna göre bir sınırlama getirilmeli. Noterler bunlara iyi bir örnektir.
2)Kanunda her ne kadar Yapı Denetim Hizmet Bedeli yapı sahibi tarafından ödenir denilse de, gerçekte müteahhitler tarafından ödendiğinden Yapı Denetim firmaları Müteahhitler tarafından seçilmektedir. Dünyanın neresinde görülmüştür ki denetlenen kendi denetçisini seçecek, beni sen denetle diyecek.
ÇÖZÜM: İşler bir havuzda toplanıp adil bir dağıtım programıyla firmalara dağıtılmalı böylece yapı denetim – müteahhit ilişkisi kesilerek gerçek denetim yapılabilir.
3)Kanunda yapı denetim firmalarından istenen mimar-mühendis personeli, bulmakta firmalar zorlanmaktadır. Gerek yapı denetim firma sayısının çokluğu, gerek mimar ve mühendislerin bir kısmının kamuda ve şantiyelerde şantiye şefi olarak çalışması, mimar-mühendis ihtiyacını arttırmaktadır.
ÇÖZÜM:Yapı denetim firmalarında çalışan personelin denetim yapabileceği metrekareleri arttırılarakimzacı mühendislerden kurtularak firma bünyesinde bulunan personel sayısı ve yükü azaltılmalıdır.
4)Kanun ve Yönetmeliklerde, Yapı Denetim Firmalarından sağlaması istenen fizikişartlar ve gerekli personel ile Kanun ve Yönetmeliklerle tarif edilen şekilde yapılacak bir denetim;ayrıca Meslek Odalarının ve SGK’nın istediği asgari bedelle yapılacak yapı denetim hizmeti için; mevcut Denetim Hizmet Bedelleri yeterli değildir. %1,5’lik asgari bedel belirlenirken nasıl bir hesap yapılmıştır? Ayrıca dünyanın neresinde görülmüştür ki; günbegün giderleri ve sorumlukları artan bir hizmetin fiyatının düştüğü.
ÇÖZÜM:05.02.2008 tarihli yönetmelikteki bedel oranlarına (%3) tekrar dönülmelidir.
5)05.02.2008 tarihli genelgede belirtilen ilave hizmet bedelleri 6 ay için %10 iken 02.08.2013 tarihli genelge ile yıllık %5 olarak değiştirilmiştir. Ayrıca bu ilave bedel hakediş ödemesi yapılmayan kısım için değil yapının imalatı kalan kısmı için uygulanmaktadır. Yani bu metrekareler firmanın üzerinden düşmediği halde ilave hizmet bedelinden muaf olmaktadır.
ÇÖZÜM: İlave hizmet bedeli yapının hakediş yapılmayan kısmı için ve 6 aylık %10 dilimler halinde uygulanmalıdır.
6)Müteahhitler tarafından iskanı alınmadığı için Yapı Denetim firmalarının üzerinde duran ama müteahhit veya yapı sahipleri tarafından kullanıma açılan binaların kullanılması, hatta bu binalarda yapı sahipleri tarafından tadilatlar yapılması yapı denetim firmalarına çeşitli hukuki ve teknik sıkıntılar yaşatmaktadır.
ÇÖZÜM: Yapı kullanma izin belgesi alınmasa dahi İş Bitirme Tutanağı ile ruhsat ve ekleri projelere uygunluğu tespit edilen yapıların Yapı Denetim Firmalarının üzerinden düşürülmesi mümkün olmalıdır. Ayrıca iskân belgesi olmadan yapının kullanıma açılması imar kanunu gereğince suçsa; şimdiye kadar bunun için hiç ceza verilmiş midir? Bunla ilgili caydırıcı ve etkin önlemler alınmalıdır.
Sonuç olarak, 10.04.2000 tarihinde 595 sayılı yapı denetimi hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile başlatılan Yapı Denetim Sistemi günümüze kadar çıkan Kanun değişikliği ve yönetmeliklerle her geçen gün daha da kan kaybetmiş, müteahhitlerin elinde oyuncağa çevrilmiş ve toplumda itibarsızlaştırılmıştır. Bugün en ufak bir depremde konuyla ilgili ilgisiz kişiler çeşitli basın ve medya kuruluşlarında yanlış ve hatalı işlerin sorumlusu olarak Yapı Denetimi göstermekte, ama bu yanlışlarda pay sahibi olan müteahhitler ve bağımsız bir yapı denetimini sağlayamayan kanun koyuculara hiçbir şey söylememektedir.Örneğin 23.Ekim.2011 de meydana gelen ve birçokvatandaşımızın ölümü ile sonuçlanan Van Depreminden sonra medya kuruluşlarına çıkan bazı sözde uzmanlar; denetim firmalarının görevini yerine getirmediğini söyleyerek kamuoyuna sorumlu olarak gösterdiği Yapı Denetimin Van İlinde 01.Ocak.2011 den itibaren başladığından ve yapı denetimle yapılan hiçbir binanın yıkılmadığından bihaberdir.
Köyde kendine 200 m2 ev yada basit bir ahır yapacak köylümüzü bahane ederek esas amacı büyük bir yatırımcının yapacağı besi çiftliğini yapı denetimi kanunu kapsamından çıkarmak için yönetmelik değiştiren; kanunen yasak olan ıskontoyu yapmayan küçük illerimizdeki firmalarımızı cezalandırmak için Asgari Hizmet Bedeli oranını yarıya indirmek ve 200km deki komşu illerdeki firmaları bu sözde indirim yarışına sokmak için genelgeler yayınlayan kanun koyucuda bu sorumlulukta pay sahibidir.
Sorumluluğu fazla, yetkisi hiç olmayan, Yapı Denetim firmalarının düştüğü bu durumdan kurtarılması, gerçek ve bağımsız bir yapı denetimin sağlanmasında en büyük iş önce kanun koyuculara ardından meslek etiğine ve ahlakına uygun hareket edecek biz mimar-mühendislere düşmektedir.